İçindekiler
Ayasofya Camii, Türkiye'nin İstanbul şehrinin Avrupa yakasında yer almakta olup, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fetheden Osmanlı Sultanı II. Mehmet'in simgelerinden biridir. 'Ayasofya', Osmanlı fetihlerinden sonra bir kiliseden camiye dönüştürülmüş olup, dünya çapında önemli bir sanatsal ve mimari simge olarak kabul edilmektedir. 20. yüzyılın başında, giriş ücreti gerektiren bir müzeye dönüştürülmüş, ancak sonrasında tekrar cami olarak açılmıştır ve ziyaretçilere ücretsiz olarak sunulmaktadır. Bu ihtişamlı yapı, 537 yılında inşa edilmiş olup, bazı tarihçiler tarafından 'Dünyanın Sekizinci Harikası' olarak kabul edilmektedir.
Bugün, 'Ayasofya Camii', İstanbul'un Sultanahmet bölgesinde öne çıkan sanatsal ve mimari bir simge olarak kabul edilmektedir. 481 yıl cami olarak kullanıldıktan sonra, 1934'te bir müzeye dönüştürülmüştür. 10 Temmuz 2020'de, Türk İdari Yüksek Mahkemesi 1934'teki Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek camiyi ibadete açmış ve yönetimi Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan Diyanet İşleri Başkanlığı'na devretmiştir.
Ayasofya Katedrali
Ayasofya Kilisesi, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde (395-1453) Bizans'ın başkenti İstanbul'da inşa edilmiştir. İlk kilise, Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından yok edilmiş ve İmparator Constantine II döneminde 360 yılında 'Ayasofya Kilisesi' olarak yeniden inşa edilmiştir. Kilise, 44 yıl sonra şehirdeki bir isyan sırasında Aelia Flaccilla'nın, Doğu Roma İmparatoru Arcadius'un eşi, önünde bir gümüş heykelinin konulması nedeniyle tekrar yok edilmiştir.
İmparator Arcadius'tan sonra gelen İmparator Theodosius II döneminde Ayasofya yeniden inşa edilip, 415 yılında resmen açılmıştır. 532 yılında, Justinianus I döneminde 'Nika İsyanı' sırasında yakılıp yok edilene kadar Bizans'ın en büyük kilisesi olarak kalmıştır. İsyandan 39 gün sonra, İmparator Justinianus I, Ayasofya'nın yeniden inşasına başlamış ve yapı 537 yılında tamamlanmıştır. Bu projede yaklaşık 100 mimar, iki baş mimarın gözetiminde çalışmış ve her bir mimar 100 işçiyi yönetmiştir.
Ayasofya Camii
İstanbul'un fethi (şu anki İstanbul) ve 'Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi, Türk İslam tarihindeki en önemli olaylardan biridir. Uzun bir kuşatmanın ardından, Sultan II. Mehmet 29 Mayıs 1453'te şehre girmiş ve doğrudan Ayasofya'ya gitmiş, fethin sembolü olarak bayrağını dikmiş ve kubbeye doğru bir ok atmıştır. Daha sonra tapınağın bir köşesine gidip, şükür secdesi yapmış ve iki rekat namaz kılmıştır, böylece burayı bir kiliseden camiye dönüştürmüştür. Osmanlı tarzında dört silindirik minare eklenmiş ve duvarlar, Arap harfleriyle Allah'ın isimleri, Peygamber Muhammad (sav) ve Raşit Halifelerin isimleriyle süslenmiştir.
İstanbul'un fethiyle birlikte, Türk resmi kaynakları, II. Mehmet'in Roma İmparatoru unvanını aldığını ve Bizans ailesinin adına kayıtlı mülklerin sahibi olduğunu doğrulamaktadır. Bu kanuna göre, Ayasofya, II. Mehmet ve kurduğu vakfa kaydedilmiştir. Cumhuriyet döneminde, mülkün hukuki durumu resmi olarak kaydedilmek üzere yeni Türk alfabesiyle yazılmış resmi bir tapu belgesi düzenlenmiştir.
Ayasofya Müzesi
1934 yılında, modern Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Ayasofya'yı bir sanat müzesine dönüştürmüştür. Bu müze, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi çeken popüler bir turistik destinasyon haline gelmiş, ziyaretçiler burada İslam ve Hristiyan süslemelerinin birleşimini görebilmektedir. Daha önce, Ayasofya, İstanbul'un fethiyle bağlantılı büyük bir İslami merkez olarak önemli bir sembolizm taşıyordu.
Ayasofya Mezarlığı
Ayasofya Mezarlığı, Ayasofya kompleksinin bir parçasıdır ve yakınında, bir bahçeyle ayrılmış olarak yer almaktadır. Mezarlık, 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nu yöneten beş Osmanlı padişahının mezarlarını içermektedir: III. Mehmed, II. Selim, III. Murad, I. Ahmed ve I. Mustafa. Mezarlık ayrıca bu padişahların bazı oğullarının mezarlarını da içermektedir. Mezarlık, ihtişamlı Osmanlı mimari tarzı ve en güzel Arap hatlarıyla yazılmış dekorasyonları ile dikkat çekmektedir.
Ayasofya'nın Tartışmalı Durumu: Kilise mi Camii mi?
Ayasofya, kilise mi camii mi olacağı konusunda büyük bir tartışma konusudur; Hristiyanlar ve Müslümanlar, müze yerine cami veya kilise olarak kullanılmasını talep etmektedirler. Türk hükümeti, Ayasofya'nın tekrar camiye dönüştürülmesi kararını, II. Mehmet'in fethi yapılan topraklarda kilisenin camiye dönüştürülmesini izin veren bir hukuki fetvaya dayanarak almıştır. Başka bir görüş ise, II. Mehmet'in Ayasofya'yı Romalılardan kendi parasıyla satın alıp, camiye dönüştürüp, Müslümler için vakfetmiş olduğudur. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasıyla ilgili yaptığı konuşmada, 1930'larda caminin müzeye dönüştürülmesinin 'sadece tarihe ihanet değil, aynı zamanda yasaya aykırı' olduğunu belirterek, Ayasofya'nın II. Mehmet'in vakfına ait olduğunu ve herhangi bir hükümet kuruluşuna ait olmadığını vurgulamıştır. Türkiye'nin Ayasofya'yı vakıf senedine uygun olarak camiye dönüştürme hakkına sahip olduğunu ifade etmiştir.
Ayasofya'nın Konumu ve Tasarımı
Ayasofya Camii, Sultanahmet bölgesinde yer almakta olup, tramvay hattı ile kolayca erişilebilir, ziyaretçiler 'Sultanahmet' istasyonunda inip, geniş bir park boyunca beş dakika yürüyerek camiye ulaşabilirler. Ayrıca, bölgeye taksi ile de ulaşılabilir.
Ayasofya'nın Mimari Tasarımı
Ayasofya'nın ana yapısı 82 metre uzunluğunda, kubbe yüksekliği 55.6 metre ve çapı yaklaşık 31.7 metre olup, 40 pencere içermektedir. Bina tamamen dört büyük sütun üzerine oturmaktadır, her biri 24.3 metre yüksekliğinde ve yeşil mermerden yapılmıştır. 20. yüzyılın sonunda, üst kubbeyi destekleyen dört gizli eğik destek keşfedilmiştir, bu da onları mimarlık tarihindeki en eski destekler yapmaktadır.
Binanın dokuz kapısı vardır ve eski Roma bazilikası tarzında tasarlanmıştır, bu mimari tarz Yunanlılar tarafından dini yapılarında kullanılan bir stildir ve Roma ve Vatikan Şehri'nde benzer örnekleri bulunmaktadır. Bina, iç ve dışarıdan dikdörtgen bir şekil alır ve büyük bir atriyum (açık alan) ile ön plana çıkmakta olup, uzun bir sütunlu galeri ile çevrilidir ve buradan ziyaretçiler ana salona girerler, büyük kubbe ile kaplıdır.
Ayasofya Bölgesindeki Turistik Aktiviteler
Ayasofya bölgesi, çeşitli keyifli turistik aktiviteler sunmaktadır, bunlar:
- Ayasofya Camii'nde namaz kılmak: Süslemelerin güzelliğini, yapının ihtişamını ve mimari detayları görmek.
- Hatıra fotoğrafları çekmek: Ziyaretçiler caminin içinde ve dışında harika fotoğraflar çekebilirler.
- Karşısındaki parkta dinlenmek: Caminin karşısındaki geniş parkta dinlenmek ve huzurlu atmosferin tadını çıkarmak.
- Ayasofya Mezarlığı'nı ziyaret etmek: Beş Osmanlı padişahının mezarlarını içeren Ayasofya Mezarlığı'nı keşfetmek.
- Yerel restoran ve kafelerde vakit geçirmek: Bölgedeki restoran ve kafelerde çeşitli yemekler denemek ve huzurlu bir atmosferde vakit geçirmek.